Ayrılık

Bir tarafın hep uzak oluyor sen o tarafa doğru evrildiğin için hiçbir zaman dimdik duramıyorsun. İnanmak istersen de hep içinde olduğuna gerçek biraz acıdır. Yağmuru dinlerken mesela aklına gelen hep eksik olduğundur. Özledim evet dediğinde oluşan kayıpta yok olursun. Hani bazen içinden çok şey gelir de susarsın ya o misal işte. Hani bazen karanlıktan ürküp Ayrılık

Deniz

Karşısında duran denizden daha dalgalıydı. Ruhu gitgelli olsa da şu an iyiydi. Derin bir nefes alarak denizin havasını içine çekti. Martılar ekmeğe (kadınların simit yok sanırım) yüzüyorlardı. Onlar gibi beyaz olmak, suyun üzerinde özgürce dolaşabilmek istedi. Ruhunun karardığını onların beyazlığında görmüştü. Belki martıların da kendi çapında sorunları vardır kim bilir. Kendi durumundan sıyrılmak için martıların Deniz

Duran zaman değil kendisiydi. Oturduğu yerde öylece kalakaldı. Her şey donuk geliyordu. Oturduğu bankın karşısında baloncuya baktı ve renk renk balonlar kadar coşkulu olduğu günlerini anımsadı. Tüm balonları alıp uçurursa o günlere gidebilir miydi? Bir an gözlerini kapattı, zihninde o eski coşkulu günleri canlandırmaya çalıştı. Çocukluk ne kadar da uzak ve masum bir hayal gibi

Fark Et!

evet ses veriyorum, korktuğumuz o noktadayız. Gerçekleri kendimden de saklamak kötülük mü yoksa sağlığım için gerekli mi bilmiyorum. Çok yoruldum artık netlik benim için de şart.

Gelişigüzel

Sana gölgelerden bahsetmek istiyorum. Işığa mahkûm olarak görünsede kimse onun sırdaşı olduğunu anlamaz. Işığın tüm sırlarını vere vere kararttığını kim nereden bilecek. Bilimin de açıkladığı gibi gölgenin dik olarak geldiği vakit onun çığlıklarının başladığı vakittir. Kendi karanlığını bulana kadar gölgesini karartır. Kimine göre bencillik gibi olsa da o kurtuluşunu gölgede arar. içinde kalanları gölgesiyle paylaşarak Gelişigüzel

anne

Nereden nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Yazmaya başlayınca çocukken sana yazdığım bir mektubu anımsıyorum. Oraya bile içimdekini değil de kendimi suçlayan cümleler yazmış ve özür dilemiştim. Bu kez kendim gibi yazmak istiyorum. Nasıl olsa bunu okuman imkansız. Ben buraya eksilmemden bahsedeceğim. Senin beni başka kişi, grup, mevki ile kıyaslarken parçalara bölünmemden. Bundan daha acısı senin bunu hiç anne

Gerçek

Gerçeğin ne olduğu fikri aklına takılmıştı. Bu gece gerçeği sonla yani ölümle bağdaştırmıştı. Hayatın gerçeği ölüm, ölümün sebebi ise yaşanmışlıklar. Yani bunu bir döngü içerisinde düşünebiliriz. Birinin varlığı diğerini doğuruyor. İşin felsefi yanından çok verdiği hüznüyle ilgiliydi. Sevdiği birini ölüme yakıştırmak çok ama çok zordu. Ölümün estetikle ilgilendiği yok, bunun da farkındaydı . Hayatta uzun Gerçek

Kendiliğindenlik

Sakin sesler ruhuna iyi geliyordu. Tıpkı sakin hayatın geleceğine inancı gibi. Ömrü hep bir koşturmaca içinde geçmişti. Bu geç kalmışlık hayatına işlemişti. Her yere, herkese, her şeye koştururdu. Geç olan güç ise niye sadece bunun için uğraştığını sorguladı. Hayatının nakışlarını başka ellerle işlemek istemiyordu. Tüm çiçekler -çirkin bile olsa ki çiçeğin çirkini olmaz- onun elinden Kendiliğindenlik

Başlangıç

Havadaki güzel kokuyu içine çekerek, sakinliği yaşayarak ve huzurla düşünüyordu. Kafasının içinde tek kelime, şu an için tek gerçek: Başlangıç Bu kelimenin içinde yarattığı kaosu hissetti. Yolunun, yolculuğunun başındaydı. Korkmadan, yaparak yaşamaya kararlıydı. Yaparak yaşamak onun hayatının reçetesiydi. Bu zamana kadar hep düşünmüş ve sonra olmaz ihtimali için yapmaktan korkmuştu. Buna korku derse bile bazen Başlangıç